5 Kasım 2017 Pazar

Pazar Günceli


Bugünün tüm pozitiflikleri ezip geçen en baskın yanı; Pazartesi çok yakında olduğu için Pazar'ın tadına -çoğu zaman- varamamak.

*mutlu olduğunda "acaba mutluluğum ne zaman bozulacak?" diye düşünmeden duramayan biri olmak.
Kısa ve net bu.





Türk kahveni yaparsın. Yanında bol antepfıstıklı çikolata. Laptop kucakta. Telefon yanında ama umrunda değil, önemli bile olsa akşam bakar cevaplarım mesajları kafası. Sıcacık odan, üzerinde yorganın.... falan filan.
Tam o andayım mesela şuan. ama içimde huzurumu çatırdatan o buruk belirsizlik var; Pazartesi belirsizliği.

Hiçbi şey benden kıymetli değil deyip, hiç kimseyi hiçbi şeyi takmadan, vurup kafayı tiksinç, iğrenç, kötü olan ne varsa uzakta odanda huzurla uyumak mı? yoksa sabah ders için hazırlanıp çıkmak ve dışardaki tiksinçliğe şahit olmak ve gözlerini, seslerle kulaklarını, iğrenç varlıklarla gözlerini kirletmek mi...
Öyle çok domuz öyle çok kurt varki İstanbul sokaklarında... öyle kirlettilerki şehri... OF diyorum anca. kocaman OF!
Dışarda iyi hissetmemek yerine, odanda huzur bulmak? çok cazip değil mi... kahpe dünya!


Bu ara o çözmeye çalıştığım mesele üzerinde duruyorum aslında konuyu oraya getiricem...

Arasıra kaldırıp çözülemeyen problem hesabı kaldırıyorum zihnimde uzak bi köşeye... sonra bi süre sonra yine başlıyo.

Gündelik ritüel durumuna gelmiş, belli yaşlara belli şeyler endekslenmiş halde. Peki;
Gerçekten bunları yapmak istiyor muyuz, yoksa bu özgürlüğü elimizden alan, standart hayatlara bizi hapseden, "ZORUNLULUK" lar mı?

Konuyu derinlemesine ele alalım.

Genç bir insan için konuşacağım. Kendim ve yaşıtlarım bakalım yazarak bu sefer ne elde edicem.


_______________________________________________________________________________________________________________
    • 1. Hayatın ilk 7 senesi.
Mesele genel itibâri ile şu şekilde; İlk 7 yıllık yaşantı bir tür nötrlemedir.
Yeni doğmuş bir bebeği önce -istedikleri kıvamda bir standart hayata sıkıştırmadan önce- 0 'a getirmek için bi süre bekleme de diyebiliriz.
Sıfır kilit nokta.
3 durum söz konusu olabilir.
Zihinde ya çocuğa travma yaşatacak anılar bırakılmıştır -bu genelde ahmak kendini çocuğa sahip olan kişi olarak gösterilen ana-babadır ya da dış etkenlerdir, görüştürülen yakın çevre çocuklar, arkadaşlar, ya da site içinde oynadığı herhangi çocuklar vs vs - ya da pozitif yönde anımsadığında gülümseten güzel anılar bırakmıştır. ya da son olasılık KENDİNE UNUTTURMAK.

Mesela ben son şıktanım.
Duyguları durdurmakta denebilir bu duruma. Psikoloji de yoğun olarak bi şeyler yaşadığında zihninde bazı noktaları kapayan bir çok insan var.
İlk 7 yılımda yaşadığım, hatırladığımda anımsatan şeyler vardı. Ama zihnimde bunlara son kez baktığımı kendime söylediğim, onları artık görmemem gerektiğini söylediğim zamanı hatırlıyorum. Çünkü eğer negatif olan kötü gördüğünüz ne varsa kurtulmak istiyorsanız, onlardan da vazgeçmelisiniz. Ne varsa.

Ne yaşadım-yaşamadım bilmiyorum, ama bunu yapmış olmamın bi nedenden dolayı olduğunu biliyorum. Çünkü çocukluğumdan beri bi şey yapıyosam -nedeni vardır. Ne yaptığımı biliyorum.


İlk olasılığa gelirsek; önce tanıma bakalım.
*travma; canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan yaşantı.

Bu şekilde hayata adım adan milyonlarca çocuk var.
Birçok nesil bu şekilde bitirildi.
Bitirdiler.
Yaşama başlamadan/ o pastadan daha bi çatal dahi almadan/ ÖLÜ BEDENLERE SEBEP OLDULAR.
Yapması gereken olarak önüne koydular, olan oldu.
Yaşamayan, soluk alıp veren yürüyen/ hareket eden/ ama YAŞAMAYAN insanlar; BU TOHUMU ÖNCE YEŞİL KURUTUP KAHVERENGİ YAPIP, SONRA O TOHUMU SULAYARAK KURUMUŞ FAYDASIZ OTLAR OLUŞTURDULAR.

Şöyle düşün.
İçindeki dünyada yaşamaya zorlanmış bi çocuk.
Sporla, müzikle, dansla, gitarla kemanla piyanoyla, sazla vs farketmez! tanışsa kendine yapacak bi uğraş bulabilecek, yetişkin olabilecek nesile; kötü not aldı diye kafasına vurarak, yapmak istemediğini zorla yaptırıp bağırarak YAKTILAR!

İçinde her an patlamaya hazır bi bomba taşıyan, zihninde & göğsünde kaynağı asla tükenmeyecek alevler hisseden, yaşantısının daha başlangıcında olan çocuklar/ gençlerin oluşmasına neden oldular!


OF! Her neyse.
Bu konu çok derin ve çok dallı budaklı.
Fazlasıyla önemli ve sivrileştiği noktalarla uğraşasım yok. Sinir basmadan ve ölmeleri için beddular lanetler saydırmadan 2. bölüme geçelim.



_______________________________________________________________________________________________________________
    • 2. Okul meselesi ile tanışma; Başlangıç. eski haliyle 5+3+4 Şimdiki 4+4+4
Eskiden 5 sene ilkokul okur, 6. seneden itibaren ortaokula başlardın.
Bu şu demek; ana sınıfı ardından gelecek 5 yıllık İlkokul eğitimi. Sonra 3 yıl Ortaokul. 8. sınıfta mezuniyet.


Hesap basit. 7 yaşında girdiği okuldan, 15 yaşında çıkacak.

Liseye başladı. 4 yılda orada okudu.
18 YAŞINDA!


Üniversiteye başladı. Genel yönelimden hesaplayalım fazlasını değil. Lisans programı. 4 yıl.
Mezuniyet; YAŞ : 22




Hani dersinya aq bi yerde hata var ne lan o hata! 

Bulamıyorum o sorunu.
Mantıklı olduğuna inanılan/ düşünülen o standartlaştırılmış şeylerde problem nerde!

Hayatın en değerli yılları. 17-25 arası.

Bi şeyler yanlış.
Zamanı yanlış harcıyoruz/harcatılmaya zorlanıyoruz ya da...



Yaptıklarımızın doğru olduğunu kendimize söylemek zorunda kalmazdık değil mi doğru olsalar...
Kendini kandırmak var mı ortada bilmiyorum...

Ama yaparken kötü hissediyosak ve yapmayı bıraktığımızda bi şeylerin eksik olduğunu hissedecek/ hissettirilecek olduğunu da biliyosak... bi şeyler gerçekten yanlış değil midir...




OOOOOF OF!

Bu konu hep böyle. Çözüme götürülmez. 

_______________________________________________________________________________________________________________

Bi arkadaşım var askere gidicek, rüyamda diyorumki eksik ne kaldı söyle ne varsa alıcam. 
Diyoki şey kaldı bi tek boşver. anshxhhh şey dediği de iç çamaşırı alması gerekiyomuş.
Yanımda da bi arkadaşım var beraber giriyoruz mağazaya ne kadar varsa hepsini alıyorum adncnvhfh 

Rüyada Alışveriş Yapmanın Psikolojik Yorumu
Kişinin yaşamındaki eksiklikleri başka şeylerle doldurmaya çalışması demektir.
Duygusal hayatı istediği gibi gitmeyen kimselerin aşırı harcama yaparak mutsuzluklarını kapatmaya çabaladıklarını veya aşırı yemek yiyerek huzursuzluklarını, boşlukları yok etmek istediklerini ifade eder.

Kişi toplumda her zaman sesi çıkan ve meramını anlatmaktan çekinmeyen bir kimse olarak daima sivrilen kişi olacaktır.

Armut ağacını gören erkek çocuk doğuracağına, bekar ise evlenmeye işarettir.


hahhhhahhhaha neyse bi şey demicem sakin.

_______________________________________________________________________________________________________________

*EXTRA

*gezginler; ya bi şeyden kaçarlar ya bi şey ararlar.



    Cihan bağında ey âkil budur makbûl-ü ins ü cin
     Ne kimse senden incinsin ne sen kimseden incin 

    Ömer Sevket Erzurûmî

    _______________________________________________________________________________________________________________

    Neyse. İyi haftalar. Güzel bi başlangıç olur umarım Pazartesi.

    Şimdilik...



    hadi eyvAllah.

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder