6 Ağustos 2017 Pazar

Tam olarak durum bu. FUCK OFF VOICE! diye bağırıyorum kafamın içinde... Bu yazı; kendisini karşısına alıp konuşma, ve de başarabilirse bi şeylerle yüzleşme günceli'dir.

To the Bone - Lily Collins, Keanu Reeves - Netflix - FUCK OFF VOİCE!



















Hayatımın şu kısmına geçmek istiyorum...

  • Kendi evim... içimde tuttuğum şeyleri bir araya getirip ağlamama sebep olacakların hepsinin geberdiği... -tamam dur sinirle gerim gerim gerilmiş zihnim, ölmesinler- sadece asla beni göremeyecekleri bi ev. bi oda. bi bahçe. sevdiğim adam. oğlum. ve en önemlisi... başka kimse yok!


Bali villas


Bu! 
Bu işte!
Azcık huzur ulan!
Neden akışına bırakamıyorum bi şeyleri...
Ya da neden her şeyi gereken vakitte zihnimden çıkarıp o iğrenç insanların suratına çarpamıyorum... 

4. Sezon - 6. Bölüm HIMYM

hımym let it go ile ilgili görsel sonucu

"Kids, you may think your only choices are to swallow your anger or throw it in someone's face. There's a third option: You can just let it go, and only when you do that is it really gone and you can move forward. "
Neden geçmişten, ardımda bıraktıklarımdan kurtulamıyorum?! He neden NEDEN!
Neden yanımda hayaletlerini taşımak zorundayım, NEDEN ULAN NEDEN?!


ardına bakma, çünkü o yöne gitmiyorsun! Bu kadar basit.
Of. Söylemesi ne de kolay ne de güzel aq



  • Neden sadece devam edemiyorum ki, hakikaten soruyorum kendime sürekli;
    "Zihnini temizleyemiyosun, hayata devam edemiyosun, hayaletlerden kurtulamıyosun, mutlu olamıyosun... Gülümsemen bile başladığın gibi duruyo, tebessümün bile saniyelerle sınırlı..."
    N'apıcam? Yapabileceğim ne var aq... Bıktım sormaktan kendime...




  • Bi ara gerçekten romanlara tüm paramı harcardım... ve inanılmaz mutlu olurum.
    Bi ara siparişlerim kocaman bi poşette geldiğinde hepsini tek tek çıkarıp sarılmıştım film gibi o an zihnimde... Şu anki halimle alakası yok.
    Bu huyumu bile kaybettim... Bu küçücük mutlu olma nedenimi... 
    Ne zaman bıraktım bu huyumu, hatta her şeyi... Hatırlamıyorum...
"Yeni bir kitap aldıklarındaki sevinçleri tarif edilemezdir."

  • İğrenç insanların bulunduğu ortamlarda durmak zorunda kalıyorum...
    Ağızlarından çıkan sözlere sabretmek, tiksinç -inşaata götürülüp yüzü çimentoya sokulmuş/ boyaya sokup çıkarmışçasına rezil- sıfatlarına bakmak, zihnini ve mimiklerini incelememe gerek kalmadan baktığım gibi yüzü domuza/ tilkiye benzeyen iki ayaklı yaratıkları görmek...
    Bunlara neden katlanmak zorunda kalıyorum?!
    Şu lanet olasılar neden gittikçe çoğalıyo etrafta...
    Neden kendime "tebessüm et, sabret" maskesini bu kadar yapıştırdım...
    Kendimden ne zaman bu kadar soğudum, nefret ettim, parçalara ayırdım...




  • Uykuya dalmam bazen saatler alıyo...
    Uyandığımda huzurlu olamıyorum...
    Kafayı sıyırıyorum... ama bunu kendime söylesem bile ciddiye almıyorum.
    aq dünyasında her şey önemini kaybetti. Ne zamandır böyle lan durum...

hay ben benim tüm yatış tarzlarında uyumalarımı seveyim ulan





bi şeyler oluyo... ve ben yine kontrol edemiyorum...


Geçenlerde bi haber gördüm...
Yaşadığı öldüğünde anlaşıldı.
Manşete bak.
Böyle başlık atılır mı ulan.

Demek istediğim; öldüm... 100 kişi ardımdan ağladı. Ya sonra?
bi hafta mı kalıcam zihinlerde ya da iki... Hadi bi ay olsun...
Sonrası...


Bahsettiğim animasyondaki gibi...
Unutulanlar ya da Kalplerde & Hatıralarda yaşayanlar...

Bazen cidden her şeyin anlamsız olduğunu idrak edip zihnimi sıfırlıyorum. Ama sonra her sorun yeniden kendini gösteriyo...

Of! Her neyse.

Toprağa girmek için yaratıldı her beden nasıl olsa...



Şimdilik bu kadar canımı sıkan bi kaç şeyi yazıp kurtuldum en azından...




bi sonraki güncele kadar...

hadi eyvAllah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder